
Hidrosefali
Beyin omurilik sıvısının beyinde aşırı biçimde birikmesi hidrosefali olarak tanımlanır. Latince hidro (su) ve sefali (baş) kelimelerinin birleşiminden adını alan bu hastalığın kaynağında beyin omurilik sıvısının yapımı ve emiliminde meydana gelen bozukluk vardır. Gün boyunca üretilip emilen bu sıvının görevi beyni darbelerin zararlı etkisinden korumak, beynin beslenmesini sağlamak, atıkları taşımak ve beyin-omurilik arası basınç değişikliklerini düzenlemektir. Ancak bu zincirde gelen bozulmalar hidrosefali hastalığına neden olarak risk yaratır. Her yaşta ortaya çıkabilen bu hastalık en fazla çocuklarda ve 60 yaş üzerindekilerde görülür.
Hidrosefalinin Nedenleri
– Anne karnında oluşan anomaliler (beyinde, ensede, damarlarda, omurgada)
– Beyin sıvısı ile dolan odacıklarda daralma, tıkanıklık
– Doğum esnasında yaşanan travmalar ve yaralanmalar
– Erken doğum
– Enfeksiyonlar
– Beyin tümörleri ve kanamaları
– Nöral tüp defektleri
– Çocukluk döneminde yaşanan kafa travmaları
– Genetik hastalıklar
– Hamilelikte geçirilen bazı hastalıklar (kabakulak, frengi, kızamıkçık vs.)
– Menenjit
– Sinir sistemi tümörleri
Hidrosefali Belirtileri
Hidrosefali her yaş grubunda farklı belirtiler gösterir. Bebeklerde görülen belirtiler baş boyutunda artış, kafa damarlarının belirginleşmesi, kafa derisinde incelme, bıngıldakta şişme ya da gerilme, kusma, uyuklama, epilepsi nöbetleri, yüksek sesle ağlamalar, sinirlilik, kas kuvvetinin azalması, büyümenin yavaşlaması ve temas halinde az tepki verme olarak sıralanabilir. Çocuklarda ise bulanık görme, baş ağrısı, kafada anormal genişleme, dengesizlik, epilepsi nöbetleri, kişilik değişimi, idrarı tutamama, aşağıya sabitlenmiş gözler, akademik performansta düşüş, yürüme ve koşma gibi becerilerde sorunlar şeklinde kendini belli eder. Yetişkinlerde rastlanan hidrosefali belirtileri ise şunlardır: Denge kaybı, uykululuk, sık idrara çıkma ya da idrar kaçırma, görmede bozukluk, baş ağrısı, düşünme kabiliyetinin zayıflaması.
Hidrosefalide Tanı ve Tedavi
Hidrosefali tanısının koyulması için öncelikle hastanın hastalık geçmişi incelenir, fiziki ve nörolojik muayeneden geçirilir. Daha sonra beyin tomografisi, beyin MR’ı, transkranial doppler ultrasonografi gibi görüntüleme teknikleri ile teşhis kolayca koyulur. Anne karnındaki bebeklerde de ultrason taraması ile hidrosefali teşhisi koyulabilir.
Hidrosefalide tedavi oldukça önemlidir. Tedavi edilmeyen hidrosefali, ölümle sonuçlanabileceğinden mutlaka uzman bir doktora başvurulması gerekir. Her hastanın durumu kendine özgü olduğu ve zararın boyutu farklı olduğu için kişiye özel bir tedavi planı hazırlanır. Hidrosefali tedavi yöntemleri şunlardır:
– İlaç tedavisi: Normal basınç söz konusu ise omurilik salgısının azaltılmasını sağlayan ilaçlarla düzelme sağlanabilir. Nadiren tercih edilen bu tedavi seçeneğinde loop diüretikleri, karbonik anhidraz inhibitörleri, fibrinolitik ajanlar ve ozmotik diüretiklerden faydalanılır.
– ETV yöntemi: ETV (endoskopik üçüncü ventrikülostomi) ile tıkanıklığın bulunduğu kanalların açılması (aquoduktoplasti) yahut yeni bir kanalın açılması (ventrikülostomi) sağlanır. Özellikle doğuştan olan tıkanıklıklarda etkilidir.
– Cerrahi tedavi: Şant tedavisi olarak da bilinen hidrosefali ameliyatında beyindeki fazla sıvı cildin altından ince bir boruyla vücut boşluklarına iletilir ve basınç azaltılır.
Hidrosefali Ameliyatı Ve Sonrası
Şant ameliyatı olarak bilinen ve tedavi seçenekleri arasından en fazla tercih edilen hidrosefali ameliyatında hastaya genel anestezi uygulanır. Operasyonda sıvının biriktiği noktalara ince bir hortum konulur ve bu hortum cildin altından karın boşluğuna ulaştırılarak sıvının tahliye edilmesi sağlanır. Boşaltılan su vücut tarafından emilerek sorun ortadan kaldırılır. Şant operasyonundan sonraki ilk birkaç ay çok önemlidir. Vücudun yabancı cismi reddetmesi sonucu oluşabilecek komplikasyonlar, kızarma, dikişlerde açılma, kusma, ateş gibi durumlarda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Hasta steril bir ortamda tutulmalıdır. Ağır işlerden kaçınılmalı ve enfeksiyon başlaması halinde hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Operasyon sonrasında genellikle problemler düzelir. Fakat kalıcı hasar oluşması halinde bazı yetiler (görme, duyma) geri kazanılamayabilinir.
Tedavi Edilmeyen Hidrosefali
Her hastalıkta olduğu gibi hidrosefalide de hastalığın ne zaman başladığı, nasıl bir seyir izlediği ve şiddeti pek çok değişkene bağlıdır ve her hastada farklı etkiler bırakır. En yüksek risk grubu doğuştan bu hastalığa sahip olanlardır. Bu hasta grubunda kalıcı beyin hasarı riski yüksektir. İlerleyen yaşlarında bu çocuklarda;
– Otizm
– Koordinasyon problemi
– Konuşma ve görme bozuklukları
– Öğrenmede güçlük
– Dikkat eksikliği gibi problemler gözlenebilir. Bu nedenle hamilelik esnasında sıkı bir takip ve erken tedavi büyük önem taşır.